Park Hae Jin'in 2016'da Toggle'yle yaptığı çok şeker bir röportaj buldum ve sizler için çevirmek istedim. ^^ (Evhamlı Kurabiye Notu: Kendisi benim favori aktörüm ancak proje açısından bir türlü yüzü gülmeyen bahtsız bedevilerden. Yeni draması Secret umarım beklentilerimizin üzerinde olur da keyifle izleriz. Bu arada favori PHJ dramanız hangisi? Ben şahsen Man From the Stars'daki karakterini çok sevsem de Doctor Stranger'daki rolü ve stili hala favorim. Bad Guys da en sevdiğim draması.)
Soru: Sizi ne mutlu eder?
Park Hae Jin: Şu an sırasıyla üç ve altı yaşlarında olan kız ve erkek yeğenlerimle yaşıyorum, bu yüzden ne vakit ikisini görsem çok mutlu oluyorum.
S: Uyandığınız zaman ilk olarak yaptığınız şey nedir?
Park Hae Jin: Uyandığımda yaptığım ilk şey su içmek.
S: Neden?
Park Hae Jin: Uyandığında herkesin su içmesi normal değil midir? (Gülüyor)
S: Yatmadan önce yaptığınız son şey nedir?
Park Hae Jin: Yatmadan hemen önce telefonumdan internete girerek kendi ismimi aratırım. Uyumadan evvel hakkımda herhangi bir olumsuz haber var mı diye kontrol etmek benim için artık bir alışkanlık haline geldi. İsmimi aratırken aklımdan “Yanlış bir haber var mı?” veya “ Ortada bilmediğim herhangi bir sorun var mı?” soruları geçer.
S: Uçakta koltuğunuza oturduğunuzda yaptığınız ilk şey ne olur?
Park Hae Jin: (Duraksıyor) İlk önce emniyet kemerimi takarım çünkü güvenlik en önemlisi. (Gülüyor)
S: Yeni tanıştığınız birisinde dikkat ettiğiniz ilk nokta nedir?
Park Hae Jin: Belli bir yere odaklanmam. Onun yerine karşımdaki insana bir bütün olarak ele alıp aurasına ve bende uyandırdığı ilk intibaya bakarım.
S: Favori süper kahramanınız kim?
Park Hae Jin: Demir Adam!
S: Sizden iyi bir Demir Adam olur muydu?
Park Hae Jin: Çoğu süper kahraman ya doğuştan süper güce sahip oluyor ya da sonradan bir şekilde süper güç kazanıyor ancak iş Demir Adam’a gelince farklı. Demir Adam ise elindeki imkanlarla ve etrafındaki insanların yardımıyla olağanüstü bir kişiliğe bürünen senin benim gibi normal bir insan evladı. İşte bu yüzden gönül rahatlığıyla iyi bir Demir Adam olurdum diyorum.
S: Nasıl bir rolü canlandırmak isterdiniz?
Park Hae Jin: Sanırım canlandırmak istediğim birçok rolü oynama şansı buldum misal bunlardan birisi de Cheese in the Trap’te oynadığım roldü. Sıradaki canlandırmak istediğim rol ise bir erkek oyuncuyla birlikte bromance (kankalık) konulu bir işte yer almak. (Man To Man)
S: Piyangodan büyük ikramiyeyi kazansanız ne yapardınız?
Park Hae Jin: Böyle konularda hiç şanslı değilim ama eğer kazansaydım parayı sadece iyi şeyler için harcamak isterdim.
S: Örnek verebilir misiniz?
Park Hae Jin: Şu an zaten yardım ettiğim bir çok insan var bu yüzden de piyango parasını insanlara yararlı olacak bir şeyler inşa ettirmek için (hastane, okul vs. ) kullanırdım veyahut daha fazla maddi yardımda bulunurdum.
S: Son zamanlarda izlediğiniz bir dizi var mı?
Park Hae Jin: Cheese in the Trap’in çekimlerini ve promosyonlarını tamamladığımdan beri eski bir dizi olsa da Burn Notice isimli bir Amerikan dizisini izlemekteyim.
S: Burn Notice’daki favori karakteriniz kim peki?
Park Hae Jin: Birçok dizide olduğu gibi bu dizide de en çok dizinin baş kahramanı Michael’ı seviyorum ve her bölümün başında “Benim adım Michael” diyerek giriş yapar. Michael eski bir CIA ajanı ve hikaye Michael’ın annesi, eski kız arkadaşı, en yakın arkadaşları gibi onun yanında yöresinde bulunan insanların etrafında gelişerek gittikçe daha da ilgi çekici bir hal alıyor. Senaryo çok ilgi çekici olduğundan ben de hevesle izliyorum diziyi.
S: Burn Notice’ın Kore versiyonu çekilirse sizden de iyi bir Michael olur mu dersiniz?
Park Hae Jin: Rolü oynama şansım olursa keyifle oynayacağımı düşünüyorum.
S: Ölmeden önce yapmak istediğiniz neler var?
Park Hae Jin: Sıradan bir insanın yapmak istediği her şeyi yapmak istiyorum ben de. Misal evlenmek. Öyle büyük yahut özel bir şey olmasına lüzum yok, her ortalama insanın yapacağı dünyevi bir şey olsa kafi.
S: Sizi geren şeyler neler?
Park Hae Jin: Beni geren o kadar çok şey var ki misal hiç aşina olmadığım yabancı bir yerde ya da otelde kalmak gibi.Ünlü birisi olarak dikkatler hep üzerimde, dolayısıyla kendi evimin önündeyken bile gerilebiliyorum.
S: Yakışıklılığınızı 10 üzerinden değerlendirin.
Park Hae Jin: Birçok insan dış görünüşünden memnun değil… Dolayısıyla kendime 7 vermek istiyorum. Görünüşümün mükemmel olduğunu düşünmüyorum ama görünüşümden genel olarak memnuniyetsiz de değilim.Ortalamanın üstündeyim sanırım ve özellikle kusurlu olarak gördüğüm bir yerim yok ama tam anlamıyla tüm dış görünüşümü hesaba katarak 3 puan kırdım.
S: Fanlarınız tarafından oppa diye mi yoksa sunbae diye mi çağrılmak istersiniz?
Park Hae Jin: Bir erkek olarak sonsuza kadar kesinlikle oppa olarak bilinmek isterim. Cheese in the Trap’te oynadığım YooJung Sunbae rolünden sonra son zamanlarda sıklıkla fanlarımın bana sunbae olarak seslendiğini duyuyorum ancak sonsuza kadar oppa olarak kalırsam benden mutlusu olmaz.
S: Fanlarınızın size hitabından hoşlandığınız başka isimler de var mı?
Park Hae Jin: Japonya’da aktifken o zamanlar fanlarıma nazaran çok gençtim. Beni ismimle yani Hae Jin-ah~ diye çağırırlardı ve bu ismi duymayı gerçekten çok severim..
S: Fanlarınız tarafından “kalp otomatı” olarak adlandırılıyorsunuz. Bu lakaba katılıyor musunuz?
Park Hae Jin: İşin aslı öyle sürekli sevimlilik yapan yahut fanlarına kalpçikler dağıtan birisi değilim. Fanlarım fotoğraf çekilirken sürekli “lütfen kalp işareti yap” der, bu lakap da oradan geliyor işte. Kalp yaptığım zaman da fanlarım çok büyük ilgi gösteriyor ve onları mutlu görmek de beni mutlu ettiğinden artık fotoğraf çekilirken kalp şekli yapmaya devam ediyorum. Dolayısıyla evet “kalp otomatı” olmadığımın gayet farkındayım. (Gülüyor)
S: Peki fotoğraf çekilirken vermekten hoşlandığınız poz hangisi?
Park Hae Jin: Fotoğraf çekilirken el sallamayı gerçekten seviyorum zira bir nevi selam vermek mahiyetinde oluyor. Ama el sallayarak verdiğim pozların sonucu hiç iyi olmuyor çünkü sonuçta fotoğraflar hareketi göstermiyor. Elim havadayken poz veriyormuş gibi görünüyorum sonunda.